ENDOVASKÜLER TEDAVİ
Endovasküler tedaviler, günümüzde beyin damar hastalıklarının tedavisinde Nöroşirürji (Beyin Cerrahisi) alanında önemli bir yer tutmaktadır. Bu minimal invaziv yöntem sayesinde, kasıktan yapılan bir girişim ile beyin damarlarına ulaşarak hastalıkları tedavi edebilmekteyiz.
Bu tedavi yönteminin uygulandığı başlıca hastalık grupları şunlardır:
1. Serebral Anevrizma (Beyin Damarında Baloncuk)
Beyin damarlarında oluşan baloncuk şeklindeki genişlemelerdir.
Tedavi, kanamadan önce (profilaktik) ya da kanama gerçekleştikten sonra yapılabilmektedir.
Anevrizmaların tıkaması (coiling) veya özel stentlerle yapılandırılması gibi işlemler uygulanır.
2. Karotis Stenozu (Şah Damarında Darlık)
Boyundaki ana damar olan şah damarında (karotis) oluşan darlıktır.
Daha önce sıklıkla cerrahi ile tedavi edilirken, artık birçok vakada endovasküler yöntemle (stentleme) başarılı bir şekilde tedavi edilebilmektedir.
3. İntrakraniyal Darlık (Beyin Damarlarında Darlık)
Kafatası içindeki (intrakraniyal) beyin damarlarında oluşan darlıklardır.
Bu darlıklar endovasküler girişimlerle açılarak, felç (inme) geçiren veya felç riski taşıyan hastaların tedavisi sağlanır.
4. Arteriovenöz Malformasyon (AVM) Embolizasyonu (Damar Yumağı)
Genellikle doğuştan gelen ve kanama riski taşıyan, atardamar ve toplardamar arasındaki anormal damar yumağıdır.
Endovasküler yöntemle, bu anormal damarları özel tıkayıcı maddeler (embolizanlar) kullanarak doldurma ve kapatma işlemi uygulanır.
Sık Sorulan Sorular
Aort kalpten çıkan ve vücudun tüm atardamar ağının kaynak aldığı ana arterdir. Aort anevrizması ise, vücudun en büyük atardamarı olan aortun duvar yapısının zayıflaması ve çapının genişlemesi anlamına gelir. Damar duvarı yapısındaki elastik liflerin dejenere olması aort anevrizmalarında en sık rastlanan etkendir ve genetik bir eğilimle beraberdir. Genellikle 50 yaş üzerinde ve yüksek tansiyona sahip kişilerde rastlanan bu hastalık, bazı bağ dokusu hastalıklarında da çok erken yaşlarda görülebilmektedir.
Aort anevrizması damara ne şekilde zarar verir?
Aortun çeşitli bölgelerinde görülebilen anevrizmalarda damar çapı, normalin iki katına ulaştığında damarın çatlaması, yırtılması, (rüptür) ya da damar cidarındaki tabakaların ayrışması (diseksiyon) gibi tehlikelere sık rastlanır. Bu nedenle, anevrizma tespit edilen hastalar yakından takip edilmeli ve aort çapının iki kata çıktığı ya da 5 santimetreyi aştığı durumlarda aktif tedavi uygulanmalıdır.
Günümüzde aort anevrizmalarının iki çeşit tedavisi vardır. Açık cerrahi tedavi ve damar içinden müdahale anlamına gelen “endovasküler tedavi”. Bu yöntemde büyük cerrahi kesiler ve derin anesteziye gerek yoktur. İşlem çoğu kez lokal anestezi ile sadece kasık atardamarı bölgesinde 3/4 santimetre uzunluğunda bir cerrahi kesi yoluyla yapılabilmektedir. Aort anevrizmalarının endovasküler tedavisi genellikle yaşlı ve beraberinde koroner kalp hastalığı, yüksek tansiyon, diyabet ve çeşitli akciğer hastalıklarını da birlikte bulunduran yüksek riskli bu hasta grubunun iyileştirilmesinde yeni ufuklar açmıştır.
Klasik açık cerrahi yöntemlerde en iyi ihtimalle hastanın kan kaybının yerine konması için 3/4 ünite kan verilmesi, hastanın birkaç gün yoğun bakım ünitesinde, 1 hafta da hastanede tutulması gerekmektedir. Diğer yandan hasta endovasküler yöntem ile tedavi edildiğinde, çoğu kez hiç kan ya da kan ürünü kullanımına gerek kalmaz, yoğun bakımda 4/6 saat tutulup 2 gün sonra da taburcu edilebilir. Ayrıca, endovasküler tedavi ile büyük bir cerrahi travmadan uzak kalan hastaların nekahat dönemi de son derece kısadır ve 1 hafta içinde normal yaşamlarına dönebilmektedir.
